Aile içinde yaşanan her olay, aileyi oluşturan bireylerin tamamını etkiler. Çocukta gözlenen duygusal ve/veya davranışsal güçlükleri ele alabilmek, aileyle de çalışmayı gerektirmektedir. Gelişim süreci içinde görülen problemlerin pek çoğu aile ve çevrenin tutumuyla şekillenmekte ve bu doğrultuda pekişmektedir. Gözlenen sorunları aileden ya da okuldan bağımsız ele almak, değerlendirmenin ve bu doğrultuda verilecek desteğin etkisini azaltmaktadır. Dolayısıyla, çocuk/ergenle çalışmak, pek çok kişiyle çalışmak anlamına gelir: Aile, ebeveynler, okul, sınıf öğretmeni, rehber öğretmen gibi.
Yaşam Dönemleri Açısından Aile
Aileler, yaşam dönemleri boyunca pek çok evreden geçer. Evliliğe hazırlık süreciyle birlikte başlayan aile olma öyküsü, evliliğin ilk yıllarında farklı yönde seyrederken, çocukların doğduğu ya da büyüyüp evden ayrıldıkları dönemde farklı bir yol izler. Her bir evre, o evre ile ilgili değişikliklere uyum sağlamayı gerektirir. Evreler arasındaki geçiş ise aileler için bir kriz dönemidir. Örneğin, yeni evli bir çiftin aile düzeni içindeki beklentileri farklıdır. Geniş aileyle yaşayan yeni bir çiftin ise deneyimlediği olaylar çok daha farklı olacaktır. Bir bebek sahibi olduklarında yeni evli çift için “yeni bir dönem” başlar. Artık yeni evli çift değil, küçük çocuklu aile evresindedirler. Bu evrede yeni roller devreye girer: Anne-baba rolü. Bu süreçte yaşanan değişim yalnızca yeni rollerle sınırlı kalmaz. Bu evrede sisteme dahil olan ailenin yeni üyesi, sistem içinde kendine bir yer edinir. Anne baba olarak çiftin sorumluluğu artar, iş düzeni değişebilir, evde geçirdiği süre farklılaşabilir. Her haliyle “uyum sağlamayı gerektiren yeni bir evre” başlar.
Çocuk, biraz büyümeye başladıktan ya da ergenliğe girdikten sonra ise aileyi bekleyen farklı bir dönem vardır. Çocukluk döneminde yaşanan sorunlar şekil değiştirir, içerik değişir. Çocuklukta anne babayla geçirilen süre görece daha fazla iken ergenlikle birlikte bu süre azalır. Ailelerin “çocuğum benden kopuyor” olarak adlandırdığı durum, sağlıklı gelişimin bir parçasıdır. Kendine anne babadan bağımsız bir kimlik arayışında olan genç, anne babadan doğası gereği ayrışmaya çalışır. Bu evrede gözlenen değişim, pek çok anne babayı tedirgin eder ve çocuğun davranışları belirli bir zaman sonra “sorun” olarak algılanmaya başlar. Bazı ailelerde ise bir süre sonra gerçek anlamda bir “sorun” haline gelir.
Ergenlik dönemi ve sonrasında çocukların evden ayrıldıkları dönem, ailelerin uyum sağlaması gereken bir başka dönemdir. Bazı aileler, çocukların evden ayrılışıyla beraber “boş yuva sendromu” olarak adlandırılan bu durumu deneyimleyebilir. Bu evrede, daha önce gündeme gelmeyen olaylar tekrar ortaya çıkabilir, aileden biri sorun yaşayabilir (örneğin, kaygı belirtileri ya da depresyon gibi) ve destek alma ihtiyacı doğabilir. Bazı aileler için ise bu süreç daha kolay ilerlemektedir. Uyum becerisi ve işlevsellik düzeyi yüksek olan aileler, benzer bir hüznü yaşasa da bu geçiş sürecini daha kolay atlatabilmektedir.
Aileler, bu yaşam dönemlerine ve evreler arası geçiş sürecine uyum sağlama becerileri ölçüsünde “işlevseldir”. Çocuğun büyümesi, ergenliğe girmesi ya da evden ayrılması tüm sistemi ilgilendiren bir olaydır. Sistemdeki değişim, herkesi etkiler.
Çocuk Odaklı Aile Danışmanlığı
Aile terapisinde aile, bir sistem olarak ele alınır. Aile üyelerinin her biri bu sistemin bir parçasıdır. Gözlenen sorun, tek bir kişi (çocuk) ile ilgili görünse de aslında sistemin yaşadığı sorundur ve tüm aile üyelerini ilgilendirmektedir.
Çocuk odaklı aile danışmanlığında, başvuru sebebi ile ilişkili olarak ailenin içinde bulunduğu yaşam dönemine uyum ve ebeveynlik becerileri desteklenir. Ailenin güçlü yanları ortaya çıkarılarak işlevsellik düzeyi arttırılır. Aile içi iletişimi bozucu yönde etki eden dinamikler araştırılır. Değişimin kalıcı olabilmesi için aileye baş etme becerileri öğretilir.
Tüm aile üyelerinin (anne, baba, kardeş, bakım veren birincil yakınlar vb.) sürece katılması daha hızlı ve işlevsel şekilde çözüm alabilmeyi sağlamaktadır. Çocukların yaşadığı güçlüklerde onlara destek olabilmek, çocukların sağlıklı kişilik gelişimi ve benlik algısı açısından da oldukça önemlidir.